III. Aşırı Hoşgörülü Anne-Baba Tutumu:
Aşırı hoşgörülü anne-baba tutumları çocuk merkezli olmakla beraber, zaman içerisinde çocuğun aileyi ele geçirdiği görülmektedir. Yani tüm güç ve kontrol çocuklardadır. Otoriter yapıda kurallar sert iken, burada kurallar tamamen ortadan kaldırılmıştır. Ve koruyucu ailede olduğu gibi çocuğa karşı güçlü bir düşkünlük vardır. Her iki modelde de hoşgörü söz konusudur, elbette hoşgörülü olmak olumsuz bir durum değildir, ancak her durumda olduğu gibi fazlası zarar verici olacaktır.
Çocuk ailede herhangi bir kurallar sistemine dahil olmadığından, toplumsal yaşamdaki kurallara uymakta zorlanır. Ayrıca anne ve baba her şeyi yerine getirdiğinden, bu durum öğrenmeyi ve sorumluluk duygusunun kazanılmasını engeller. Çocuğun gözünde herkes onu mutlu etmek için yaratılmıştır ve bu gerçekleşmediğinde yani gerçek dünyayla temas edildiğinde mutsuzluk ortaya çıkar. Bu aile yapısında çocuğun öğrendiği temel şey “Kurallar benim için değil, başkaları için var, ben istediğimi yapmakta özgürüm,” duygusudur. Oysa aile ve toplumda birlikte yaşayabilmek için bazı kurallar gereklidir. Çocuk bu kurallara uymadığında ilişkilerinde sorun ortaya çıkabilir ve hayal kırıklığı yaşayabilir.
Aşırı hoşgörülü anne-babalar çocuklarını “kırmamak” için onu ikna etmeye çalışırlar, bunun için sürekli yeni yöntemler denerler ve net bir mesaj veremezler. Bazen hayır demeye çalışırlar ama dayanamayıp sonra tamam diyebilirler. Bu durumda tutarsızlık ortaya çıkar. Oysaki çocukların sağlıklı gelişimi için sağlıklı, tutarlı sınırlara ihtiyacı vardır.
IV. Demokratik Anne-Baba Tutumu:
Çocuklarını birey olarak kabul eden, ilişkileri sevgi ve saygıya dayanan, yaşa bağlı olarak çocuklarının ihtiyaçlarını fark edebilen, sorunları konuşup danışarak çözümleyen anne-babalardır. Bu tutuma sahip anne-babalar, çocuklarına karşı hoşgörü sahibidirler, çocuklarını desteklerler, yaşa uygun sınırlamalar koyabilirler, çocukların isteklerini gerçekleştirmelerine izin verirler. Ailede gerginlik yerine ılımlı, sıcak bir hava vardır. Çocuklara söz hakkı tanınmıştır. Ailede belli kurallar vardır. Ancak, bu kurallar dayakla, baskıyla, korkutmayla sürdürülmez. Kuralların birlikte konulması, açıklama yapılması ya da üzerinde tartışılabilmesi söz konusudur. Amaç, çocuğu sindirmek değil, ona sorumluluk duygusu kazandırmaktır. Bu tutuma sahip ebeveyn çocuğun benliğine zarar vermeden, duygularını incitmeden yanlış davranışın ne olduğunu belirtir, onu durdurur ve doğru davranışı öğretir. Bu yaklaşıma baktığımız zaman rekabetin değil, iş birliğinin olduğunu fark ederiz. Amaç otoritenin kimde olduğunu ya da kimin sözünün dinleneceği değil, doğru davranış için rehberlik edilmesidir.
bu tutumdaki anne-babalar her çocuğun kendine özgü bir gelişim kapasitesi olduğunu bilir. Bu nedenle çocukların özgürce gelişmesi, yeteneklerini ortaya çıkarması ve kendini gerçekleştirmesi için izin verir.
Anne-babalara öneriler:
- Öncelikle Yaşar Kemal’in de dediği gibi “Çocuklar insandır,” sözünün benimsenmesi gerekiyor. Çocuklar minyatür yetişkinler değildir. Ayrı bilişsel, duygusal, fiziksel gelişimi olan bireylerdir. Sadece çocuk olmalarından dolayı sahip olduğu haklar vardır (bkz. Çocuk Hakları Sözleşmesi).
- Çocukların hayatında anne-baba olarak sizler çok önemli bir yere sahipsiniz. Söylediğiniz sözler ve sergilediğiniz davranışlar çocuğun doğru davranışı öğrenmesi açısından yol göstericidir. Bu nedenle söylediğiniz sözlerin ve sergilediğiniz davranışların tutarlı ve kararlı olması gerekir. Anne-babalar hem birbirleriyle hem de kendi içlerinde bu tutarlılığı sergilemelidir.
- Koyulan kuralların veya sergilediğiniz davranışların hangi amaçla olduğunu önce siz kendinize sorun. Çocuğunuza neyi öğretmek ya da neyi anlatmak istiyorsunuz? Sonrasında çocuğun gelişimine uygun olarak bunu nasıl yapabileceğinizi eşinizle beraber konuşup, tartışabilirsiniz. Bu sırada çocuğunuzun mizacını göz önünde bulundurmanız önemli.
- Anne-babalık öğrenilebilen bir süreçtir. Sizin de bir geçmişiniz olduğunu, anne-babanızdan aldığınız yönler olduğunu unutmayın. Çok ceza veren, çok otoriter bir ebeveynle büyümüş ve asla öyle bir ebeveyn olmamayı istemiş olabilirsiniz. Şu anda da çocuğunuzun özgür büyümesini diliyor olabilirsiniz. Ancak çocuğun özgür olması, hiçbir kuralın olmayacağı ya da çocuğunuzun her istediğinin yapılması anlamına gelmemelidir. Bu noktada çocuğunuzun ihtiyacını gözetmek, onu dinlemek ve anlamak ve çocuğa iyi gelecek davranışın sergilenmesi uygun olacaktır.