Küçük Kara Balık’la tanışmış mıydın daha önce? Kendisi özgürlüğün neye benzediğini anlatan kitabın kahramanı. Birçok dilde baskısı yapılan kitap, kısacık ömrüne birçok çocuk kitabı sığdırmış olan İranlı yazar Samed Behrengi’ye ait.
Bugün birlikte düşünelim ve adım adım ilerleyelim. Nerede mi? Tabii ki Küçük Kara Balık’ın yaşadığı derede. İçinde binlerce balığın yaşadığı oldukça kalabalık bir dere burası. O yüzden adımlarımızı dikkatli atalım, hiçbir şeyi gözden kaçırmayalım. Bir dereyi, içindeki balıkları ve yaşamı gözlemlemek hiç de kolay değil; hele bir de suyun altındaysan… Az daha söylemeyi unutuyordum, aşağı inerken usulca inelim, balıklar bizden korkup kaçabilirler. Kitabı okumaya başlamadan önce derin bir nefes al, çünkü derenin serin sularında havaya oldukça ihtiyacın olacak. Bu yolculukta, dünyanın en özgür balığı da bizlere kılavuzluk edecek.
Şimdi Küçük Kara Balık’la tanışma vakti! Annesiyle birlikte, kayalık bir dağdan çıkan ve vadi boyunca akan derede yaşıyor kendisi. Aynı zamanda çok meraklı bir balık: Annesiyle dolaşırken çevresini o kadar çok inceliyor ki annesi bazen onun hasta olduğunu düşünüyor. Küçük Kara Balık yaşadığı dereden çıkıp derenin ucunun nereye vardığını, dışarıda nasıl bir dünya olduğunu, başka hangi canlıların yaşadığını merak ediyor. Ve bir sabah erkenden annesini uyandırıp,
“Böyle amaçsızca yüzmekten bıktım usandım. Başka yerlerde neler olduğunu öğrenmek istiyorum. Bu düşünceleri kafama bir başkasının soktuğunu sanabilirsin, ama ben uzunca bir süredir düşünüyorum bunları. Arkadaşlarımdan da bazı şeyler öğrendim elbette; örneğin birçok balığın yaşlanınca, hayatta hiçbir şey yapmadık, hayatımızı boşa geçirdik diye yakındıklarını biliyorum. Durmadan sızlanıp duruyorlarmış. Ben yaşamanın nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istiyorum…”
diyerek annesine olan biteni anlatıyor. Tahmin ettiğin gibi hem annesi hem komşuları hem de derede yaşayan diğer balıklar onun bu düşüncesiyle önce alay ediyorlar. Sonra da, yaşadıkları dereden ayrılırsa bir daha geri dönemeyeceğini, başına çok kötü şeyler geleceğini söyleyerek onu bu düşünden/isteğinden vazgeçirmeye çalışıyorlar.
Peki, sen en çok ne zaman özgür hissedersin kendini? Oyun oynarken, koşarken mi, çizgi film izlerken mi, uçurtma uçururken mi, martıları seyrederken mi, ağaçlara tırmanırken mi yoksa kumsalda kumlarla oynarken mi? Peki, Küçük Kara Balık kendisini nasıl özgür hissedecek dersin? Bu zor yolculukta ona kimler yardım edecek?
Küçük Kara Balık’ın en çok istediği şey özgür denizlere ulaşmak. Bu yolda pek çok engelle karşılaşıyor; onu yutmaya çalışan yengeçler, karabataklar, yılanlar, testere balıkları yoluna çıkıyor. Onu hiç mi hiç beğenmeyen, kendilerini dünyanın en güzel yaratıkları zanneden bencil kurbağalarla karşılaşıyor. Bir ara kocaman torbalı gagası olan pelikanın gagasına düşüveriyor. Tam yaşamını yitirmek üzereyken, dost canlısı kertenkelenin çalıların dikenlerinden yapmış olduğu kamayı kullanarak kurtulmayı başarıyor. Her yerde olduğu gibi iyi kalpli dostlar bir biçimde yardım ediyorlar Küçük Kara Balık’a. Peki, senin çevrende özgür hissetmeni sağlayan kimler var dersin?
Adalet, eşitlik, sevgi ve saygı, farklılıkları kabul etmek özgürce bir yaşamı nasıl etkiliyorlar sence?
Hepimizin içinde rengi farklı olsa da, düşlerini gerçekleştirmek isteyen cesur bir balık aşıyor. Özgür denizlere, özgürlüğe ulaşmak uzun ve zorlu bir yol; ancak Küçük Kara Balık’ın cesareti ve düşlerimiz bizleri bekliyor, hem de bir adım ötemizde.
*Samed Behrengi, Küçük Kara Balık, Resimleyen: Serap Deliorman, Çeviren: İlknur Özdemir, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul, 2013, 60 sayfa.