Peki Çocuklar, Birlikte Nasıl Yaşayacağız?

Peki Çocuklar, Birlikte Nasıl Yaşayacağız?

Erkeksiz pembe otobüsler, çocuksuz otobüsler..

Zamanla değişen şehir yaşantısı yeni bir birlikte yaşam kültürü oluşturuyor.

Peki nasıl bir birlikte yaşam?  rahatsız olunanı uzaklaştırma, kapatma, alana dahil etmeme üzerine bir yaşam. Gözden ırak gönülden de ırak olan bir yaşam.

Sadece bir ağacı izleyerek bile farkına varabileceğimiz bir gerçeklik farklılıklar. Hele ki gelişim sürecinde birçok nedensellikle oluşan insanlık halleri. Sadece bir insanın bile taşıdığı renklerin çeşitliği. İşte bu farklı renklerden biri de çocukluk dönemi. Bu yazı, insanların ve diğer canlıların yaşam alanını oluşturan şehirlerdeki birlikte yaşam kültüründe çocukların olmayan yeri üzerine…

Önce sokaklardan uzaklaştı çocuklar. Kapımızın önünde oyun oynayan çocukların attıkları keyif çığlıklarını duyamaz olduk. Evden çıktığımızda ayağımıza gelen topa vurarak kendi çocukluk dönemlerimizi, o dönemki farklı hallerimizi pek hatırlayamaz olduk. Bazı dönemler ne kadar sabırsız olduğumuzu, bazı dönemlerde ne kadar çok ağladığımızı ya da uzun süre oturmakta zorlandığımızı unuttuk. Sokaklardan çekilen çocuklar hafızalarımızdan da çekildi sanki. Şehri tasarlayan şehir plancılarının, mimarların hafızasından ve yerel yönetimlerin hafızasından çekiliverdi. Öyle ki koca koca yollar yapıldı da çocukların özgürce koşacağı yeşil alanlar yok edildi. Mahalle aralarındaki çocukların uğrak yeri olan küçük bakkallar yerini büyük alışveriş merkezlerine bıraktı. 5 yaşındaki bir çocuk bir ekmek almaya gider mi alışveriş merkezine, ilgili mağazayı bulacak önce sonra ekmek rafı reyonuna gidecek, sonra kasaya. Tabi okuma yazma bilmesi gerekir bir de x mağazasının gıda sattığını… Neyse en iyisi çocukları evin dışına göndermemek. Çocuklar mahallelerden çekilince insanlar onların varlığını unuttu sanki. Sonra bir gün bir otobüste arka koltukta bir çocuk, ne zamandır çocukların uçurtmalarını gökyüzünde görmeyen bu kişi çocuğun ağlama sesleri ile irkiliyor. Çocuğun ailesi mahcup, bak ağlarsan öndeki teyze iğne yapar gibi tehditlerle susturmaya çalışıyor ama nafile. Tehditler çocuğu çok korkutsa da yol uzun, ah bir çocuk kitabı olsa da keyifle bakılsa yol boyu ya da bir bebek olsa oyun kurmak için oturduğu yerde. Ama otobüse almamak da bir çözüm. Hatta çocuksuz otobüsler olsa nasıl olur? Hem çocuklar olmazsa yolculuk için ailenin hazırlıklı yola çıkmasına ya da yolcuların bazen bir gülümsemeyle çocuklar ile bir sohbet başlatmasına gerek kalmaz çok kolay, evden çıkmasın çocuklar. Renkler, farklılıklar kaybolsun ya da kapatılsın, içeri alınmasın bizler de kendi çocukluğumuzla bile bağlantı kurmadan yaşayalım. Çocukları da çocukluğumuzu da kapatalım.

Başka türlü olmalı dediysek içimizden. Bir de başka türlü yollardan bahsedelim. Önce bir yavaşlayarak başlayalım. Yavaşlarsak, çocukların sadece ağlayışlarını değil neşeli kahkahalarını da duyabiliriz, bu kahkahanın bizi alıp götürdüğü çocukluk anılarına dalabiliriz. Elimize tebeşir alıp çizdiğimiz çizgilerle sek sek oynayabiliriz. Kovalamaca oynamanın keyfine varınca mahalledeki son yeşil alanın yok oluşuna daha yürekten karşı çıkabiliriz.  Bir çocukla karşılaşıp bir sohbet başlatacak balonlar tutabiliriz çantamızda. Ya da bir çocukla yaşıyorsak ve yola çıkacaksak çocuğumuzu bu yolculuğu anlatarak hazırlayabiliriz. Ne kadar sürecek, nasıl koşullarda yolculuk edilecek, hatta otobüse binmeden bunun küçük bir canlandırmasını yapabiliriz. Yol boyunca yapmaktan keyif alacağımız etkinlikleri düşünebiliriz. Hazırlığımızı yaparsak yola çıkabiliriz. Genciyle, yaşlısıyla, çocuğuyla, kadınıyla, erkeği ile,  hayvanlarla, bitkilerle uzun keyifli bir yola, çok renkli, çok sesli …

Unutkan Mumi

Kasım 5, 2017

Çocuklar üzerindeki hegemonyaya renkli bir karşı çıkış: Şubadap Çocuk - Derlediklerimiz

Kasım 5, 2017

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir