Röportaj – Sevim Ak ile uçurtma üzerine

Röportaj – Sevim Ak ile uçurtma üzerine


Uçurtmayla ilk ne zaman tanıştınız? 

2,5-3 yaşlarımda. İlk uçurtmamı babamla gazete kağıdından yapmıştık.

 

Biz Uçurtmacılarla bir uçurtma anınızı paylaşır mısınız?

Evimiz yokuşun tepesindeydi. Arkasında boş bir alan vardı. Rüzgârlı havalarda emekle hazırlanmış uçurtmalar yatak altlarından çıkar havaya salınırdı. Benimki basit malzemelerden -kese kağıdı- olurdu. Çabucak yırtılır ya da yere çakılırdı. Sonunda renkli kağıtlar ve  çıtalarla kocaman bir uçurtma yaptık babamla. Kuyruğunu ince motiflerle, kumaş parçalarıyla uzun uzun süsledim.  Rüzgârlı tepeye gittik, uçurtmayı havaya saldım, çılgınlar gibi koştum. Bir ara nasıl olduysa ip kaçtı elimden, uçurtmam göğe karıştı. Çok çok üzüldüm ama geri döneceğine de inandım. Kuyruğun bizi dost kıldığına inançla aylarca her sabah penceremi açtığımda ben geldim, deyişini bekledim.

 

Şimdiye kadar çocuklara anlatmaktan en çok keyif aldığınız şey ne oldu?

Babam bütün duvarları kitaplıklarla kaplı çalışma odasına girdiğinde onu anahtar deliğinden gözleyişimi anlatırım. Onun kıpırtısız saatlerce bir masanın başında kitap sayfalarını karıştırışını çok sıkıcı bulurdum. Birkaç dakika hareketsiz duramazdık biz. Kitapları da oyun malzemesi olarak kullandığımız yaşlardaydık. O yüzden babam odasını kilitleyerek dışarı çıkardı. Her gün anahtarı farklı bir yere saklardı. Şapka veya halı altı, yumurta sepeti…vs. Onu izler, anahtarı alır ve kokusunu sevdiğim bir kitabı karıştıra karıştıra hayal kurmayı severdim. Raflarda çocuk kitabı yoktu. Okumayı öğrenince bu kitaplıktan bir kitabı anlayabileceğimi düşünür, o günü iple çekerdim. 3. sınıfta öğrenciyken, babam bana oradan Jane Eyre’i verdi. İlk sayfalarını karıştırınca büyük şaşkınlık yaşamıştım. Denizcilikle ilgili kitapları hiç anlamadan resimlerine baka baka hayal eden çocuğu kendime benzetmiş, babamın da beni anahtar deliğinden izlediğini düşünmüştüm.

 

Çocukken okumaktan en çok keyif aldığınız çocuk kitabı hangisiydi? Bu kitapta en çok neyi sevmiştiniz?

Cubao’nun Okumak İstiyorum adlı kitabı. Belki 20 kere okumuştum. Yoksulluk yüzünden okula gidemeyen çocuğun hikayesini okur ve uykuya dalardım. Düşlerimde çocuk okula gider, annesine iyi bir hayat yaşatırdı. Kitabın hüzünlü sonunu içime sindiremezdim.

 

Bir aileden iki çocuk kitabı yazarı çıkması bizce hem çok sevindirici hem de çok ilginç. Acaba sizi ve kardeşiniz Behiç Ak’ı bu sürece ne yöneltti?

Çocukluğumuz Samsun’da bahçeli bir evde, kalabalık bir ailede ve komşularla iç içe geçti. İlginç karakterlerle küçük yaşta tanıştık. Sokaklarda oyunlarımızı kendimiz icat ederek, her günü anlatmaya değer komik olaylar yaşayarak geçirirdik. Özgürdük. Ben ortaokula geçince İstanbul’a geldik. Benim için hayatımın ilk kırılma noktası bu oldu. Büyük şehirde birdenbire çocuk değil genç gibi görülmeye başladım. Sokakta oynamam yadırgandı. Ailecek yalnızlaştık. Kendi adıma  güvenli, şefkatli, çok sesli ama barışık, dayanışmacı, neşeli, toleranslı çocuk günlerimin özlemini çok çektim. Çocuk kitapları yazmamın ardında belki de bilinçaltımda hala çocukluğumu arayışın izleri vardır.

 

Bir çocuk kitabı yazmak aklınıza nasıl geldi ve bu sürece nasıl başladınız?

Heybeliada Sanatoryumu’na biyokimya uzmanı olarak tayin olunca hemen orada bir ev tuttum. Edebiyat okumak ve küçük öyküler yazmak hobimdi. Kapımın önünde oynayan; eski oyuncaklarını, el yapımı takıları, okunmuş kitaplarını tezgaha yayan çocuklarla konuşurken, alışveriş ederken çocuğa dair öyküler yazarken buldum kendimi.

 

Biz Uçurtmacılar kitap okumayı çok severiz. Çocuk kitaplarını daha da çok severiz. Gece yatmadan önce bir çocuğun sizin yazdığınız birkaç sayfayı okuyup uyuduğunu düşünmek nasıl bir duygu?

Bunu hayal bile edemiyorum. Yazarken çok yalnızım. Kendi kendime oynayarak, eğlenerek, düşünerek yazıyorum. Esas keyif aldığım süreç bu. Sonrasını kestiremiyorum. Okul etkinliklerinde kitaplarımı okumuş çocuklarla buluşunca duydukları heyecan, coşku beni şaşırtıyor. Ansızın  çoğalıyorum sanki. İki kişiliğim varmış gibi hissediyorum.

 

Son dönemde evinizi bir çocuk kütüphanesine dönüştürdünüz. Çocuklar burada kitapla ve bir dizi etkinlikle buluşuyor. Bu kütüphane fikri nasıl ortaya çıktı?

Behiç Ak’la beraber kendi kitaplıklarımızdaki çocuk gençlik kitaplarını eski aile evimizde topladık. Yeni kitaplarla zenginleştirdik. Haftanın belli günleri çocukların kullanımına açtık. Önce civar okullarda okuyan mahallemizin çocukları gelip kitap değiş tokuşu yaptılar. Kitap odaklı aktivitelerimize katıldılar. Umduğumuzdan çok ilgi gördük. Uzak semtlerden, başka kentlerden ziyarete geldiler. Anne babalar, öğretmenler bu çabamızın bir parçası oldular. Karşılıklı etkileşerek dayanışmanın güzelliğini yaşamak, çocukların kitaplarla kurduğu iletişim umutlarımızı çoğaltıyor.

 

Biz bu kütüphaneyi ve ev kütüphanesi fikrini çok sevdik. Burada neler yaptığınızı biraz anlatır mısınız?

4000’in üstünde kitabımız var. Kitapları içeriği, baskı kalitesi açısından özen göstererek seçtik. Çocuklar seçimleri kendileri yapıp orada birkaç ince kitabı okuyorlar. Ödünç almak istediklerini ayrıca belirliyorlar. Kitap değiş tokuş defterine aldıkları ve geri getirdiklerini kendileri kaydediyorlar. Biz o deftere hiç bakmıyoruz. Masal anlatıcılığı, resim, okuma, şiirden müziğe, origami, hayal kurma ve resimleme, yazar buluşmaları, kitaplardan yola çıkan atölyeler, kitap tartışmaları…vs gerçekleştiriyoruz.

 

Sizce özgürlük nedir?

Evrensel değerlere saygılı bir toplumda inandığın gibi yaşamak diyebilirim. Çocuklar büyüklere bağımlı oldukları için onlar için gerçek anlamda özgürlük daha da zor.

Korku kültürü, tüketim odaklı yaşam…vs özgürlüğün önündeki en büyük engellerden.

 

Son sorumuz da hepimizin en çok merak ettiği şey olacak. Acaba Uçurtma’ya takılsaydınız nereye gitmek, ne yapmak isterdiniz?

Uçurtmanın beni eşitlikçi, adil, dayanışma ruhuna sahip, az insanlı, hayvan ve bitki çeşitliliği zengin bir eko-köye taşımasını isterdim. Doğanın seslerini işiterek sakin ve huzurlu bir yaşama ihtiyacım giderek artıyor.

 

Dünyayı verelim çocuklara

Mart 31, 2017

Aramızda Beyaz Bir Çizgi

Mart 31, 2017

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir